İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’nde LGBTİ+ Hakları Komisyonu tarafından yapılan basın açıklamasında, Translarla Eşitlik Günü dolayısıyla ayrımcılığa ve şiddete karşı ses yükseltildi. Açıklamada, homofobik, transfobik, bifobik ve interfobik şiddetle mücadele edileceği vurgulandı.
Komisyon adına yapılan açıklamada, 18 Haziran’ın, Dünya Sağlık Örgütü tarafından trans varoluşunun ruhsal bozukluk ve hastalık kategorisinden çıkarıldığı önemli bir gün olarak hatırlatıldı. Ancak Türkiye’de hala trans bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile ayrımcılığa maruz kaldığı belirtildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Televizyon ekranlarından, gazetelerden, her türlü medyadan, camilerden, okullardan ve bütün devlet kurumlarından translara nefret püskürtülüyor, sapık demenin kibarcası olan sapkınlıkla suçlanıyor, alay ediliyor, dövülüyor, sövülüyor, kriminalleştiriliyor, öldürülüyoruz.”
Hande Kader, Nefes ve Ecem Seçkin gibi katledilen transların anıldığı açıklamada, “Bizler buradayız, gitmiyoruz!” mesajı verilerek eşitlik ve adalet talebi yineledi. Ayrıca, nefret cinayetlerine karşı etkin soruşturma süreçleri yürütülmemesine ve cezasızlığa dikkat çekilerek, eşitlik sağlanana kadar hak ihlalleri ve ayrımcılıkla mücadele edileceği vurgulandı.
İnsan haklarıyla LGBTİ+ haklarının ayrılmaz bir parçası olduğunun vurgulanarak mücadeleye devam edeceklerinin belirtildiği açıklamanın tamamı şu şekilde:
İHD Ankara Şube LGBTİ+ Hakları Komisyonu olarak Translarla Eşitlik Günü olan 18 Haziran’da da ayrımcı yasa ve politikalara karşı eşitliği ve ayrımcılık yasağını savunacağımızı, homofobik, transfobik, bifobik ve interfobik şiddetle mücadele edeceğimizi bir kez daha yineliyoruz.
18 Haziran 2018 tarihinde trans varoluşu Türkiye’nin de kurucu üyesi olduğu Dünya Sağlık Örgütü tarafından ruhsal bozukluk ve hastalık kategorisinden çıkarıldı. Varoluşumuzun bu önemli kazanımı kendi kendine değil, dünyanın her yerinde sayısız transın verdiği kararlı ve örgütlü mücadele sayesinde elde edildi.
Türkiye’de ise hâlâ bizleri yok sayanlara karşı direnişimizi sürdürüyoruz. En temel ihtiyaçlarımızı gidermek için, bakkala, okula, hastaneye, bankaya gitmek için evden çıktığımızda ayrımcılığa ve nefret söylemine maruz kalıyoruz. Televizyon ekranlarından, gazetelerden, her türlü medyadan, camilerden, okullardan ve bütün devlet kurumlarından translara nefret püskürtülüyor, sapık demenin kibarcası olan sapkınlıkla suçlanıyor, alay ediliyor, dövülüyor, sövülüyor, kriminalleştiriliyor, öldürülüyoruz.
Hande Kader’den Nefes’e, Ecem Seçkin’e, daha geçen gün bir erkek tarafından katledilen Gece Yanıker’e kadar tüm dostlarımız, yoldaşlarımız, arkadaşlarımız, onların ardından geride kalanlar olarak hakkımız olanı alabilmek, var olabilmek için mücadele ediyoruz. Bu mücadele, “Hortum Süleyman”ın işkencelerinden saçları kesilerek şehir dışına sürülen, Esat-Eryaman’da kendilerini öldürmek isteyen çetelere karşı mücadele eden translara kadar uzanan uzun, ağır, zorlu bir yol. En temel hakkımız olan yaşam hakkımıza karşın nefret cinayetlerinin ardından etkin soruşturma süreçleri yürütülmemekte, failler yargılansa dahi nefret cinayetlerini önlemeye yönelik bir yasa olmaması nedeniyle cezalandırma sürecinde faillere “haksız tahrik” ya da “iyi hal” indirimi uygulanarak ayrımcılık meşru kılınmakta ve yargılanma süreci sıklıkla cezasızlıkla sonuçlanmaktadır.
İnsan Hakları Derneği olarak, mücadelemizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz. Translarla Eşitlik Gününde bir kez daha söylüyoruz ki bize düşen işkence, kötü muamele, nefret cinayetleri, cezasızlık, gözaltılar ve sansür olsa da kanunlarla da belirlenmiş olan eşitlik gerçekten de sağlanıncaya kadar bütün hak ihlallerinin, nefret suçlarının, her türlü ayrımcılığın takipçisi olacağız.
“Bizler buradayız, gitmiyoruz! Var olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor ve her yürüyüşümüzün onur yürüyüşü olduğunu bildiriyoruz!”
LGBTİ+ hakları insan haklarıdır, insan haklarıyla insandır!”